MALPRAKTİS DAVALARI
MALPRAKTİS DAVASI NEDİR?
Malpraktis, bir sağlık personeli ya da doktor hatası kapsamında, bu kişilerin mesleki görevini yerine getirirken ihmalkarlık, hata veya dikkatsizlik sonucu ortaya çıkan zararın yasal süreçte ele alındığı bir durumu ifade eder. Malpraktisdavaları genellikle tıbbi hataların sonucunda hastaya zarar verilmesi durumunda ortaya çıkar. Malpraktis davaları, hastanın veya mağdurun, doktorun standartlara uygun hareket etmediğini iddia etmesiyle başlar ve yasal bir süreçle çözümlenmeye çalışılır.
MALPRAKTİS DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?
Malpraktis durumlarında tazminat talepleri, özel sağlık kuruluşları ve devlet hastanesi açısından farklılık gösterir. Özel hukuk alanına giren, özel sağlık kurumları ve bağımsız çalışan doktorlar gibi özel sektörde faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarına karşı malpraktis nedeniyle doğrudan tazminat davası açılabilir.
Ancak, devlet hastaneleri ve diğer kamu sağlık kuruluşları gibi kamu sektöründe faaliyet gösteren kurumlar için durum farklıdır. Bu durumlarda, malpraktis davaları yalnızca ilgili idareye veya Sağlık Bakanlığı’na karşı açılabilir. Kamuda çalışan doktor hatası nedeniyle doğrudan tazminat davası açılamaz çünkü bu durum idari bir nitelik taşır. Ancak, bir tazminat kararı alındığında ilgili idare, gerekli koşulların sağlanması halinde bu ödemeyi doktora karşı rücu edebilir.
Bu ayrım, özel sektördeki sağlık kuruluşları ile kamuya ait sağlık kuruluşları arasındaki hukuki süreçlerde farklılıklar oluşturur ve tazminat taleplerinin nasıl değerlendirileceğini belirler.
MALPRAKTİS DAVALARINDA CEZA VERİLİR Mİ?
Malpraktis davaları, mesleğini ifa ederken kasten veya taksirle yapmış olduğu hatalı tıbbi uygulamanın hastaya zarar vermesi sonucunda oluşur. Bu zararın neticesinde hastada telafisi zor veya imkansız zararlar meydana gelir. Malpraktis davaları hukuk davalarındandır. Hukuk davalarında ceza davalarındaki gibi bir ceza verme süreci olmayacaktır. Malpraktisdavalarının sonucunda hekim kusurlu bulunur ise hastanın zararını karşılaması gerekecektir. Bu zarar hastanın talebine göre maddi ve manevi tazminat ödenmesi, sağlık giderlerinin karşılanması şeklinde para veya para ile ölçülebilen hususlar olacaktır. Malpraktis davalarında hekimin taksirli yaralama suçu işlemesi muhtemeldir. Buna ilişkin ceza mahkemelerinde hastanın şahsen veya malpraktis avukatı vasıtasıyla dava açması gerekir.
Türk Ceza Hukukunda; hekimlerin özel ve kamuda çalışması dava sürecini etkilemektedir. Şöyle ki özelde çalışan sağlık çalışanları için izin almaksızın savcılığa yapılan şikayetüzerine soruşturma başlar. Kamuda çalışan sağlık çalışanları için ise 4483 Sayılı Kanun gereğince, idari makam izni ile dinlenir. Soruşturma izni verilmesi durumunda bu karar idari makamdan çıkmış olacağı için idarenin her türlü karar ve eylemine karşı idare mahkemelerine yargı yolu açıktır.
Üniversite personelleri için başvuru yeri Danıştay’dır. Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’ın bu yöndeki kararları kesindir. Bu kararlara karşı itiraz hakkı yoktur. Yasal süreç başlamış olur. Savcı re’sen ve mağdur talebi üzerine lehe ve aleyhe delilleri toplar. Soruşturmasını bitiren savcı konu hakkında iddianame hazırlar ve ilgili mahkemeye gönderir. Mahkeme soruşturmanın iddianame talebini kabul ederse kovuşturma aşamasına geçer. Yargılama sürecinde mahkeme delil toplar, tanık dinler, bilirkişiye başvurur, uzman görüşlerini dikkate alır.
MALPRAKTİS HALİNDE DOKTORUN CEZAİ SORUMLULUĞU
Tıbbi malpraktis suç teşkil ediyorsa, ceza hukukuna göre doktorun cezai sorumluluğu doğacaktır. Suç, kasten veya taksirli bir hareket ile işlenen hukuka aykırı bir fiildir.
Doktor uygulama hatası, mağdura karşı taksirli veya kasıtlı bir hareketle işlendiğinde suç teşkil etmektedir. Tazminat sorumlusu doktorun suç teşkil eden fiili neticesinde yaralanma meydan gelmişse taksirle yaralama suçu, ölüm meydana gelmişse taksirle ölüme neden olma suçu işlenmiş olur.
MALPRAKTİS DAVALARINDA ARABULUCULUK ZORUNLU MU?
Malpraktis davalarında; mahkeme huzurunda dava açmadan önce sağlıkta zorunlu arabuluculuk kapsamında mutlaka başvurmanız gereken bir süreçtir. Arabuluculuğa başvurmadan açılan davanız usul eksikliğinden reddedilecektir.
Doktor Hatası Kaynaklı Tazminat Davalarında Dava Açma Süresi Nedir?
Doktor hatası kaynaklı tazminat davaları için dava süreleri değişkenlik göstermektedir. Bu süreler, doktorun kamu veya özel sektöre bağlı olmasından hastayla olan sözleşme ilişkisine ve hatanın şekline göre değişmektedir. Kısaca özetlememiz gerekirse;
Devlet hastanelerinde çalışan doktorlara karşı hizmet kusuru kaynaklı açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresi, zararın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl ve her halükarda 5 yıldır. Bu süreler içerisinde ilgili idareye tazminat talepli başvuru yapılması gerekmektedir. Şayet ilgili idareden 30 gün içerisinde bir yanıt gelmezse idare başvuruyu reddetmiş sayılacak ve bu durumda dava yoluna gidilebilecektir.
Özel hastane veya özelde faaliyet gösteren doktorlara karşı Haksız Fiile dayanan (Doktor ile hasta arasında bir sözleşme mevcut değilse) dava açma süresi, zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halükarda fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Doktor hatası esasında ortada mevcut bir vekalet veya eser sözleşmesine karşı bir aykırılığa dayanıyorsa, bu durumda dava açma süresi zararın öğrenilmesinden itibaren 5 yıldır.
Vekaletsiz iş görme hallerinde ( hastanın izni olmadan yapılan işlemler ) ise dava açma süresinin 10 yıl olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak hekimin hatası, kasta veyahut ağır bir kusura dayanıyorsa burada cezai sorumluluğun artacağını ve dava açma sürelerinin de bu kapsamda uzayacağını belirtmekte fayda görüyoruz.